28 Kasım 2016 Pazartesi

Soğanın ağlatmayanı nasıl olur?


Soğan doğrarken hüngür hüngür ağlayanlar, göz yaşlarına hakim olamayanlar; ağlatmayan soğanlar nasıl yetişiyormuş onu öğrendim. Soğanlar tarlaya ilk ekildiği zamanlar yani küçükken fazla sulanmıyormuş çünkü herkesi duygusallaştıran sebzemiz ancak büyüyüp olgunlaştığında suyu seviyormuş.



21 Kasım 2016 Pazartesi

Beypiliç Gezim

Dışarıda tavuk yerken çok dikkat ediyorum. Nedense tavuk konusunda bütün etlerden daha hassasım. Bilmediğim yerde hayatta yemem, size de yemenizi tavsiye etmem. Her zaman da kırmızı et yenmiyor, benim çok sevdiğim tavuk etli bir sandviç var. Az çok kalitesi ve tazeliği konusunda fikrim vardı ama daha fazlasını öğrenmek istedim. Beypiliç’te üretildiğini öğrendim. Bu sefer de tavuk eti aşkına Bolu’ya kadar gittim. Girişten, fabrikanın kapısına kadar olan yol yürü yürü bitmedi. Kapıda beni Murat Bey karşıladı, "önce hijyen" deyip, maskeden çizmeye kadar tüm kıyafetleri giyindik. Sonra süreci anlatırken helal kesimden bahsetti. Ben sadece kırmızı ette helal kesim oluyor sanıyordum, meğerse tavuk etinde de helal kesim diye bir şey varmış. Tavukların soslandığı yere gelince gözüm döndü tabii, nasıl güzel görünüyorlar bir bilseniz. Fabrikanın her köşesini gezdikten sonra artık emin oldum; tercihim doğruymuş. Sağlıklı, taze ve tertemiz tavuklar yiyormuşum. Eve dönünce hemen sipariş verdim tabii ki J



14 Kasım 2016 Pazartesi

Mayonez hakkında ilginç bilgi

Mayonezle ilgili çok acayip bir şey öğrendim. Paketlemeden önce bir parça alıp laboratuvara gönderiyorlarmış! Kırk yıl düşünsem mayonezin laboratuvarda incelendiği aklıma gelmezdi J


6 Kasım 2016 Pazar

Fasdat Sebze Fabrikası Gezim


Dışarda bir şeyler atıştırırken herkes gibi ben de yemeklerin, salataların içindeki yeşilliklerin yeterince temiz olup olmadıklarını merak ediyorum. Bu gezimde bunu öğrenmeye karar verdim. Kendimi Antalya’da bir tarlada buldum J Tarladan yeşillikleri takip ederek fabrikaya gittim. Fabrikada beni Zekeriya Bey karşıladı ve bana tüm süreci tek tek anlattı. İşlerini özenle yapıyorlar. Tohumları bile kendileri veriyormuş tarlaya ekilmeleri için. Ben "Yeşillikleri nasıl temizliyorsunuz?" diye sorunca, fabrikada büyük bir alana gittik beraber. Bütün süreci izledim. Önce yeşillikleri ayıklıyorlar sonra, büyük makinelerde yıkıyorlar. Başka bir makineye doğru yolculuk eden yeşillikler orada da dezenfekte ediliyor; son olarak bir daha yıkanıyor. Evde kendim yıkasam bu kadar temiz olması mümkün değil yani. Bundan sonra, gönül rahatlığıyla yiyeceğim bu lezzetli yeşillikleri.